Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz’daki Önemli Yenilikler

Rekabet hukukunda tedarik zincirinin farklı seviyelerinde yer alan teşebbüslerin birbirleri arasındaki sözleşmeler dikey anlaşmalar olarak sınıflandırılmaktadır. Dikey anlaşmalardan doğabilecek rekabet hukuku hassasiyetleri ise temel olarak 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (“2002/2 sayılı Tebliğ”) ile düzenlenmekte ve mehaz Avrupa rekabet hukuku prensiplerine paralel olarak da ilgili Tebliğin ne şekilde uygulanacağını ayrıntılı bir şekilde ortaya koyan Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz yaklaşık 10 senedir son derece faydalı bir ikincil mevzuat aracını oluşturmaktadır. Diğer taraftan, dünyada iş modellerinin evrilmeye başlaması, internet kullanımının yoğunlaşması, ticaretin geleneksel yöntemlere ilave olarak çevrimiçi pazarlar üzerinden de yoğun bir şekilde akmaya ve artmaya başlaması ile beraber, ilgili Tebliğ bu pazarların kendisine has dinamiklerinden kaynaklanabilecek rekabet hukuku sorunlarına belirli noktalarda yanıt veremez hale gelmiştir.

Her ne kadar Rekabet Kurulu içtihadı somut dosyalar özelinde bu konulara dair belirli pozisyonlar almış olsa da her halükârda bu prensiplerin (özellikle çevrimiçi pazarların yaygınlaşması nedeniyle) Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz’a eklenmesi bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Bu gerekliliğe yönelen ve kapsamlı revizyonlar içeren yeni bir Kılavuz açıklanmıştır.  Nitekim kılavuzlar, rekabet mevzuatını açıklamaya yönelik olarak hazırlanan belgelerdir.

Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz (“Güncellenmiş Kılavuz”) 18-09/179-RM(1) sayı ile 29 Mart 2018 tarihinde kabul edildikten sonra 30 Mart 2018 tarihinde Rekabet Kurumu’nun resmi internet sitesinde yayımlanarak uygulanmaya başlanmıştır.

Güncellenmiş Kılavuz ile getirilen başlıca yenilikler aşağıda yer almaktadır.

  1. En Çok Kayrılan Müşteri Koşulu

“Most Favoured Customer Clause” olarak da bilinen “en çok kayrılan müşteri koşulu”, (“EKM”) sağlayıcı tarafından başka alıcılara daha fazla avantaj sunan şartlarda mal ve hizmet sağlanması halinde aynı avantajların spesifik müşteri veya müşterilere de sağlanması anlamına gelmektedir ve özellikle son yıllarda bu hükümler Rekabet Kurulu dahil olmak üzere dünyada birçok rekabet otoritesinin radarına girmiş ve kapsamlı değerlendirmelere tabi tutulmuştur.

Güncellenmiş Kılavuz aslında Rekabet Kurulu’nun “Booking.com” ve “Yemeksepeti” kararlarındaki pozisyonuna paralel olarak, ilke olarak, sözleşmede lehine bu koşul tesis edilen tarafın pazar payının %40’ı aşmadığı ve 2002/2 sayılı Tebliğ’de belirtilen diğer şartların sağlandığı durumda EKM’lerin grup muafiyeti kapsamına gireceği belirtmektedir. Güncellenmiş Kılavuz ayrıca pazar payının aşıldığı durumlarda EKM’lere yönelik olarak bireysel muafiyet değerlendirmesi yapılırken hangi unsurların değerlendirmede rol oynayabileceğini de belirtmektedir.

Ticari hayatın içerisinde giderek daha yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanan bu hükümlerden kaynaklanabilecek rekabet hukuku hassasiyetlerini en baştan teşebbüslerin teşhis edebilmesine kılavuzluk edecek bu prensiplerin faydalı olduğunu söylemek mümkündür. Güncellenmiş Kılavuz ayrıca; EKM-yeniden satış fiyatı tespiti arasındaki ilişkiyi de irdeleyerek sağlayıcının, kayrılan alıcı dışındaki alıcılara daha uygun fiyat ve koşullarda ürün temin etme güdüsünü azaltabilen, EKM koşulunun yeniden satış fiyatının belirlenmesine yönelik doğrudan veya dolaylı yöntemlerin etkisini daha da pekiştirebileceğini belirmekte, ancak EKM koşulu ve benzeri yeniden satış fiyatı tespitinin etkinliğini pekiştiren destekleyici uygulamaların, tek başına yeniden satış fiyatının tespitine yol açan uygulamalar olarak değerlendirilmemesi gerektiğine de vurgu yapmaktadır.

Böylelikle, Türkiye’de son dönemlerde, özellikle de Rekabet Kurulu’nun “Yemek Sepeti” kararından sonra tartışma konusu olan bu uygulamanın anlaşmanın tarafları ve Rekabet Kurulu tarafından her olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerektiği ve bu uygulamanın varlığının tek başına bir rekabet ihlali oluşturmadığı açıklığa kavuşturulmuştur.

  1. Bölge ve Müşteri Sınırlaması – Pasif Satışlar

Rekabet hukukunda, kural olarak, sağlayıcı tarafından kendisine veya bir alıcıya tahsis edilmiş münhasır bir bölgeye ya da münhasır müşteri grubuna yapılacak aktif satışların kısıtlanması yasaktır. Aktif satış ise, başka bir alıcının münhasır bölgesindeki veya münhasır müşteri grubundaki münferit müşterilere mektup veya ziyaret gibi doğrudan pazarlama yöntemleriyle gerçekleştirilen satışlardır. Dolayısıyla, rekabet hukukunda, pasif satışlar – her olay bazında ayrı ayrı değerlendirilmek şartıyla – yasak değildir. Aktif satışların aksine, pasif satışlar, başka bir alıcının bölgesindeki veya müşteri grubundaki müşterilerden gelen ve alıcının aktif çabaları neticesi olmayan talepleri karşılamak üzerine yapılan satışlardır.

Günümüzde internet üzerinden gerçekleştirilen satışların artması dikkate alındığında, bu satışların aktif satış mı, yoksa pasif satış mı olduğu, başka bir ifadeyle rekabete uygun olup olmadığı tartışmaya konu olmuştur. Bu tartışmalara son vermek adına Güncellenmiş Kılavuz’a bu hususa ilişkin bir açıklama eklenmiş ve – her olaya özgü inceleme saklı kalmak üzere – internet üzerinden yapılan satışların pasif satış sayılacağı ve dolaysıyla da rekabet ihlali teşkil etmeyeceği belirtilmiştir. Bununla birlikte;

  • Bir (münhasır) dağıtıcının başka bir dağıtıcının (münhasır) bölgesinde bulunan müşterilere, kendi internet sitesine erişimlerini kısıtlaması veya bu müşterilerin, üreticinin veya diğer (münhasır) dağıtıcının sitesine yönlendirmesi, veya
  • (münhasır) Dağıtıcının, müşterinin teslimat, posta, kredi kartı vb. gibi adres bilgisinden, adresin dağıtıcının (münhasır) bölgesinde olmadığını fark etmesi durumunda işlemi sonlandırması, veya
  • İnternet kanalıyla yapılan satışların toplam satışlara oranına ilişkin kısıtlama getirilmesi (sağlayıcının, internet satışlarını engellemeden fiziki satış mağazalarının da etkinliğini koruyabilmek adına dağıtıcının satışının belli bir oranını fiziki mağazalar kanalıyla satması koşulu getirmesi veya sağlayıcının internet kanalıyla gerçekleşen satışların genel dağıtım sistemine uygunluğunu sağlaması için koşullar getirmesi hariç olmak üzere), veya
  • Dağıtıcının sağlayıcıya, internet üzerinden tekrar satışa sunacağı ürünler için fiziki satış noktalarında arz edilecek ürünlere kıyasla daha yüksek fiyat ödemesinin kararlaştırılması

hallerinde, pasif satışlar bir rekabet ihlali teşkil edecektir.

Bu bilgilendirme yazısında yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, hiçbir şekilde hukuki görüş niteliği taşımamaktadır.

2018-10-25T23:53:22+03:00