Alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk, iradilik prensibine dayalı olarak 2013 yılında uygulanmaya başlamıştır. Arabuluculuğun tamamen iradi olduğu, “Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler” ifadeleriyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda (“Arabuluculuk Kanunu”) açıkça yer almaktadır.
Arabuluculuk tamamen iradi bir temele dayanırken, ülkemizde hararetli akademik tartışmalara neden olan zorunlu arabuluculuk, 2017 yılı itibariyle bazı iş uyuşmazlıklarında uygulanmaya başlamıştır. Bunun ardından da ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğu öngören “Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun” (“Kanun“) 19 Aralık 2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğa ilişkin bu hükümler 01 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Bu kapsamda, ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğun ne olduğunun ve nasıl uygulanacağının incelenmesi önem arz etmektedir. Bu yazı kapsamında, bu konu 10 soruda incelenmiştir.
- Ticari uyuşmazlıklarda “zorunlu” arabuluculuk nedir?
Zorunlu arabuluculuk, Kanun’da aşağıdaki ifadelerle düzenlenmiştir:
“Dava Şartı Olarak Arabuluculuk
Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
Görüldüğü üzere, Kanun’da “zorunlu” kelimesi değil, “dava şartı” ifadesi kullanılmıştır. Dava şartı ise, bir davanın esastan incelenebilmesi için varlığı zorunlu olan koşulları ifade eder.
Bu kapsamda, Kanun’da belirtilen ticari uyuşmazlıklarda arabulucuya gitmeden dava açılamayacaktır. Bu sebeple, uygulamada, “dava şartı” yerine “zorunlu arabuluculuk”tan söz edilmektedir.
Arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması halinde, hâkim, herhangi bir işlem yapmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle, usulden reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
- Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk nerede düzenlenmiştir?
Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğu öngören Kanun’un 20.nci maddesi uyarınca, ilgili düzenleme, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi olarak “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı altında düzenlenecektir. Dolayısıyla, ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk kaynağını 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan alacaktır.
Usulle ilgili Arabuluculuk Kanunu’nda yer alan hükümler ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk için de geçerli olacaktır. Kanun ile bu hükümlerde de bazı değişiklikler ve eklemeler yapılmıştır.
- Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk ne zaman yürürlüğe girecektir?
Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk, 19 Aralık 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, 01 Ocak 2019 tarihi itibariyle ise yürürlüğe girecektir.
- 01 Ocak 2019 tarihinde devam eden ticari davaların akıbeti ne olacaktır?
Zorunlu arabuluculuğa ilişkin hükümler, yürürlüğe girdikleri tarihte ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacaktır. Başka bir ifadeyle, ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk, 01.01.2019 tarihi itibariyle henüz dava açılmamış ticari uyuşmazlıklar için söz konusu olacaktır.
- Zorunlu arabuluculuğa tabi ticari uyuşmazlıklar için artık dava yoluna ve/veya ihtiyari arabuluculuğa başvurulamayacak mıdır?
Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğun zorunlu olması, ilgili ticari uyuşmazlık hakkında bir daha dava açılamayacağı anlamına gelmemektedir.
Zorunlu arabuluculuk ile hedeflenen, tarafların, arabuluculuğa kıyasen daha uzun ve masraflı bir süreç olan dava sürecine gitmeye gerek kalmaksızın, aralarındaki ticari uyuşmazlığı kendi aralarında çözmeye çalışmalarıdır. Ancak taraflar, aralarındaki ticari uyuşmazlığı zorunlu arabuluculuk kapsamında çözemezler ise, bu konuda her zaman dava açabileceklerdir. Başka bir anlatımla, zorunlu arabuluculuk ile bir temel hak olan “hak arama özgürlüğü” kısıtlanmamaktadır. Hatta zorunlu arabuluculuğa başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen süre içinde – ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz sonrasında dava açma süreleri de dâhil olmak üzere – tüm zamanaşımı sürelerinin duracağı da hüküm altına alınmıştır.
Benzer şekilde, zorunlu arabuluculuğa tabi bir ticari uyuşmazlık için, tarafların iradelerinin uyuşması şartıyla, her zaman ihtiyari arabuluculuğa gidilmesi mümkündür. Başka bir ifadeyle, bir ticari uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olması onun ihtiyari arabuluculuk kapsamında çözümlenmeye çalışılmasını engellemez. Bu kapsamda, taraflar, iradelerinin uyuşması koşuluyla, her zaman zorunlu arabuluculuktan önce ihtiyari arabuluculuğa başvurabileceklerdir.
Ancak, aralarındaki ticari uyuşmazlığın ihtiyari arabuluculuk kapsamında çözümlenememesi halinde, tarafların, dava açabilmek için, ayrıca zorunlu arabuluculuğa başvurmaları da gerekecektir.
- Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğun kapsamı nedir?
Zorunlu arabuluculuk, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında uygulanacaktır. Başka bir ifadeyle, zorunlu arabuluculuğun ön koşulu, ilgili ticari uyuşmazlığın konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin alacak veya tazminat talebine ilişkin olmasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi kapsamında, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
- 6102 sayılı Türk ticaret Kanunu’nda,
- Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
- Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
- Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
- Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
Ancak, istisnai olarak, aşağıdaki durumlarda zorunlu arabuluculuk söz konusu olmayacaktır;
- herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar, ve
- özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu haller.
- Ticari uyuşmazlıkların zorunlu arabuluculuk kapsamında çözümlenebilmesi için parasal bir sınır öngörülmüş müdür?
Kanun’da ticari uyuşmazlıkların zorunlu arabuluculuk kapsamında çözümlenebilmesi için herhangi bir parasal sınır öngörülmemiştir. Başka bir ifade ile, işbu yazının 6. bölümünde bahsedilen bir ticari uyuşmazlık söz konusu olduğunda, miktarın çok düşük veya çok yüksek olmasına bakılmaksızın, her durumda, ilgili uyuşmazlık zorunlu arabuluculuk vasıtasıyla çözümlenmeye çalışılacaktır.
- Kanun’da öngörülen koşulları taşımayan bir ticari uyuşmazlık için arabuluculuğa gitmek mümkün müdür?
Kanun’da zorunlu arabuluculuğa başvurulması için gerekli koşulları taşımayan bir ticari uyuşmazlık için arabuluculuk “zorunlu” olmayacaktır. Taraflar, böyle bir durumda, iradelerinin uyuşması şartıyla, ihtiyari arabuluculuğa başvurarak ticari uyuşmazlıklarını bu yöntemle çözümlemeye çalışabileceklerdir.
İhtiyari arabuluculuğa başvurulabilmesi için, tarafların iradelerinin uyuşması dışında, ilgili ticari uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan bir özel hukuk uyuşmazlığı olması gerekir.
- Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk kapsamında uyulması gereken usul nedir?
Arabulucular Bakımından; Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk yapmak isteyen arabulucuların bir komisyona kaydolmaları gerekir. Bu çerçevede, Arabuluculuk Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan, arabuluculuk yapmak isteyenleri, varsa uzmanlık alanlarını da belirterek, görev yapmak istedikleri adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonlarına göre listeler ve listeleri ilgili komisyon başkanlıklarına bildirir. Komisyon başkanlıkları, bu listeleri kendi yargı çevrelerindeki arabuluculuk bürolarına, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirecekleri sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne gönderir.
Başvuru Yeri Bakımından; Başvuru, yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır. Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde, bu arabulucu görevlendirilir.
Arabuluculuk Süresi Bakımından; Arabulucu, görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde başvuruyu sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
Arabuluculuk Süreci Sonrası Bakımından; Zorunlu arabuluculuk süreci sonunda, taraflar anlaşmaya varamazlar ise ve dava açılırsa, davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde, mahkeme, davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise, dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
- Ticari uyuşmazlıklar kapsamında zorunlu arabuluculukta ücret ve masraflar nasıl belirlenecektir?
Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılmaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hallerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları halinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret, aksi kararlaştırılmadıkça, taraflarca eşit şekilde Tarifenin Birinci Kısmına göre (saatlik ücrete göre) karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler ise, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması halinde ise, ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
Sonuç
İş uyuşmazlıkları çerçevesinde zorunlu arabuluculuk, ilk uygulamalar başladığında, çoğunluk tarafından, sadece dava açılmadan tüketilmesi zorunlu bir yol olarak görülmekte ve sonuçları açısından taraflarca pek de önemsenmemekteydi. Ancak, uygulamaya başlandıktan kısa bir süre sonra, iş uyuşmazlıklarının yaklaşık %65’inin, dava yoluna gidilmeksizin, çok daha hızlı ve masrafsız bir şekilde çözümlenebildiği görülmüş, bu durum, hem taraflar, hem de iş yükü önemli ölçüde azalan mahkemeler üzerinde olumlu etkiler doğurmuştur.
Yukarıda anlatılanlar kapsamında, ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğun da “alışma sürecinden” sonra hem taraflar, hem de mahkemeler üzerinde olumlu etkiler yaratacağı beklenmektedir.
Bu bilgi notunda yer alan unsurlar yalnızca bilgi sağlama amacı taşımakta olup hiçbir şekilde bir hukuki görüş teşkil etmemektedir.