Özet: 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile, kural olarak nama yazılı payların herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan devredilebileceği düzenlenmiş olmakla birlikte, hisse devrine getirilebilecek kanuni ve esas sözleşmesel sınırlamalar da öngörülmüştür.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile, kural olarak nama yazılı payların herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan devredilebileceği düzenlenmiş olmakla birlikte, hisse devrine getirilebilecek kanuni ve esas sözleşmesel sınırlamalar da öngörülmüştür.

Söz konusu düzenlemelere göre getirilen kanuni sınırlama, bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylara ilişkindir. Zira; miras, mirasın paylaşımı, eşler arası mal rejimi ve cebri icra halleri istisna olmak kaydıyla, bu payların ancak şirketin onayı ile devredilebileceği düzenlenmiştir. Şirketin ayrıca devralanın ödeme yeterliliğinin şüpheli olması ve istenilen teminatın verilmemesi halinde de hisse devrine onay vermeme hakkı mevcuttur.

Hisse devrine ilişkin esas sözleşme ile bir sınırlama getirilmesi ise, esas sözleşmeye nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceği hususunda bir hüküm eklenmesiyle söz konusu olur.

TTK’daki düzenleme hükmünce, şirketin hisse devrine onay vermeyi reddetmesi iki durumda söz konusu olabilir: (i) esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürme, (ii) devredene paylarını başvurma anındaki gerçek değeriyle satın almayı önerme. Miras, mirasın paylaşımı, eşler arası mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmiş paylara ilişkin olarak ise sadece gerçek değer ile satın almayı önermek suretiyle onay vermeme hakkının kullanılması mümkündür.

Nama yazılı payların devrini sınırlandırmış bulunan anonim şirketlerin, 1 Temmuz 2014 tarihine kadar esas sözleşmelerindeki ilgili hükümlerini ttk hükümleriyle uyumlu şekilde değiştirmeleri gerekmektedir; aksi takdirde söz konusu sınırlamalar 1 Temmuz 2014 tarihi itibariyle geçersiz hale gelecektir. Başka bir deyişle, böyle bir durumda kural olarak esas sözleşmede sınırlama öngörülmüş olsa dahi hisse devri serbest olacaktır. Bu şekilde bir durumda, esas sözleşmede öngörülmüş olan sınırlamalar geçersiz olacağından, önemli sebebe dayanarak onay vermenin reddedilmesi zaten mümkün olamayacaktır. Şirketin böyle bir durumda satışa konu hisselerin gerçek değerini teklif ederek devre onay vermeyi reddedip reddedemeyeceği hususu ise tartışmaya açıktır.

1 Temmuz 2014 tarihi aynı zamanda anonim şirketler esas sözleşmelerini ve limited şirketler şirket sözleşmelerini, ttk hükümleri ile uyumlu hale getirmeleri için de geçerlidir. Bu süre içinde gerekli değişikliklerin yapılmaması halinde, esas sözleşmedeki ve şirket sözleşmesindeki düzenleme yerine TTK’nın ilgili hükümleri uygulanacaktır.

Bu nedenlerle, uyumlaştırma için gereken değişikliklerin herhangi bir risk almamak adına 1 Temmuz 2014 tarihine kadar gerçekleştirilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir.

Şeyma İnal

Partner

e-mail: seyma@inal-law.com

Pınar Kara

Avukat
e-mail: pinar@inal-law.com 

Bu bilgi notunda yer alan unsurlar yalnızca bilgi sağlama amacı taşımakta olup hiçbir şekilde bir hukuki görüş teşkil etmemektedir.